Kayıtlar

Şubat, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yüreğimizi yakan haber

Gün geçmiyor ki bizi sevindirecek bir haber alalım. Yüreğimizdeki acı tazeyken üzerine gelen bir başka haber bu acıları daha da büyütüyor. Bir yandan sürekli meydana gelen depremler, bir yandan dünyaya yayılan koronavirüs tehlikesine karşı endişe halinde olurken, öte yandan gözümüz kulağımız İdlib'de. Her gün İdlib'den şehit haberi almayalım diye dua ederken, önceki gün acımasız hain saldırı sonucu onlarca askerimizin şehit olması bizi ciğerimizi bir kez daha yaktı. İlk kulaktan dolma bilgiler paylaşılırken, bu bilgilerin yalan olmasını istedik, inşallah bu bilgiler gerçek değildir diye dua ettik. Ama maalesef yapılan resmi açıklamaların bu acıyı doğrulaması yüreğimize bir hançer gibi saplandı. Ortadoğu'da emperyalist devletlerin kirli oyunları bir kez daha gözler önüne serildi. Menfaat peşinde olup ülkelerinden uzak bölgeye gelerek kan dökülmesi için her şeyi yapan emperyalist devletlerin bir kez daha iki yüzlülüğünü gördük. Rusya'nın Türk askerlerinin ol

Bazı STK'lar var ki tabeladan öteye geçemeyen

STK ya da dernekler kendi faaliyet alanlarında sorunların oluşması durumunda gerekli kurum ve kuruluşlara başvurarak çözüm arayışında olanlardır. Kentin hangi sorunu varsa bir araya gelerek o sorunun çözüme kavuşması için mücadele eden kuruluşlardır. Sorunların, eksikliklerin bulunduğu bölgelerde STK ve derneklerin gerekliliği vazgeçilmezdir. Şanlıurfa'da sorun ararsan çok, çözüm ararsan yok. Bu nedenle STK ve derneklerin sayısı da oldukça çoktur. Yüzlerce STK ve dernek bulunuyor. Ancak nedense bu kuruluşların sayısı bu kadar fazla iken, kentte yaşanan sorunlar da varlığıyla devam ediyor. STK ve derneklerin sayısı o kadar çoktur ki birçoğunun ismi bile bilinmez. Çünkü sorunları belirtme, ilgili kurumlara iletme gibi görevlerini unutmuş durumdalar. Bunlar sadece tabela üzerindeki isimleriyle varlıklarını sürdürüyorlar. Bu nedenledir ki bazı STK temsilcilerini halen tanımıyoruz, bazı derneklerin isimlerini daha yeni görüyoruz. Şanlıurfa'nın sorunlarını dile getiren

Medya olmadan sorun görünmüyor mu?

Şanlıurfa'da yerel medya vatandaşlar tarafından her ne kadar gereksiz görülse de yöneticiler bakımından ne kadar etkili olduğu ortadadır. Belediye yöneticileri, siyasiler medyaya çıkan eleştirileri etkisiz kılmak için çalışmalarını yoğunlaştırır. Kentte yapılan bazı çalışmaların hatalı olmasından dolayı sorun teşkil etmesi ya da hizmet götürülmeyen bölgelerde mağduriyetlerin oluşması yetkililer tarafından çoğu zaman görmezden gelinir. Özellikle belediyeler çıkan sorunlar nedeniyle en başta hedef halinde olur. Çünkü diğer kurumlar fazla göz önünde olmaz. Belediyelerin hizmet yükümlülüğü daha fazla olduğundan, yöneticileri vatandaşlar tarafından seçildiğinden özellikle de ortada dolaşan vaatlerin fazla olmasından dolayı bir eksiklik görüldüğünde belediyeler anında eleştirilere hedef olur. Yöneticiler bu eleştirilerin medyada yer almasını pek sevmez. Ancak bu eleştirilerin yayınlanması için de üzerine düşeni yapmazlar. Halbuki vatandaşların şikayetleri değerlendirilse, m

Urfa'nın yaşanabilir bir kent olması

Önceki gün Şanlıurfa'ya gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz GAP ile ilgili yatırımlardan bahsederken, en çok dikkat çeken iki maddesi oldu. Sayın Cevdet Yılmaz, Doğu ve Güneydoğu'da kendisi için iki önceliğin olduğunu söyledi. Bu önceliklerden biri yaşanabilir şehir oluşturmak olurken, diğeri de istihdam konusu oldu. Bana göre yaşanabilir bir kentin oluşmasının en büyük etkeni istihdamdır. İstihdamın olduğu kentte ekonomi iyi olur, sosyal aktiviteler yaygın olur, ulaşıma, sağlığa, eğitime olan yatırımlar daha fazla olur. Çünkü istihdam kazancı artırır, kazanç arttığında ise bu saydıklarıma kolaylıkla ulaşılabilir. Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın bu şekilde açıklamalarını dinlerken, o sırada Şanlıurfa'yı göz önünde bulundurdum. Şanlıurfa yaşanabilir bir kent mi? Şanlıurfalılara bu soru sorulursa, büyük çoğunluğunun yaşanabilir bir kent olmadığını söyleyeceğine eminim. Şanlıurfa'nın değerleri, medeniyeti insanları kendine çekebi

Kitapların dostluğu ve dev kütüphaneler

Dün açılışı yapılan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi, ülkemiz için çok önemli bir eser olarak takdir topladı. Çünkü güçlü bir toplum bilgiyle, kitapla ayakta durur. İnsanların aydınlık yarınlara ulaşması için de tabiî ki güçlü kütüphanelerle olur. İnsanların merak ettiği her bilgiye ulaşması, kafasındaki sorulara yanıt bulması için bu tür dev kütüphaneler daha fazla yaygınlaştırılmalı. Aydınlanmak, ülkemiz için en yararlı bilgilere ulaşmak için kullanmak dileğiyle açılışı yapılan kütüphanemiz hayırlı olsun. Kütüphane demişken, biraz kitapların dostluğundan bahsedelim. “Kitap en iyi dosttur” sözü ilk yıllarda bana anlamsız geliyordu. Çünkü lise yıllarıma kadar kitap okumaya teşvikler sadece kuru bir sözden ibaretti. Şanlıurfa'da öyle insanları kendine çekecek, kitap okumaya teşvik edecek ihtişamlı kütüphaneler de yoktu. (Ki halen büyük kütüphanelerin olmadığını, kitap okumaya teşviklerin yeterince yapılmadığını görüyoruz)   Okul yıllarında bizim için kitaplar sadece ders ki

Borçlanarak hizmet yapmak!

Şanlıurfa'da belediye çalışmalarına baktığımızda, sürekli yap-yık çalışmaları göze çarpıyor. Bu durumun ise üzerinde fazla düşünülmeden alınan kararların ani bir şekilde değişmesinden kaynaklandığı apaçık ortadadır. Bir yol yaparsınız, onun altından geçecek alt yapıyı düşünmezsiniz. Bir kaldırım yaparsınız, sonra yapılan proje değişikliğiyle yeni yapılan kaldırım tekrar yıktırılır. Sürekli bir çalışma var ama etkili olan bir sonuç bulamıyoruz. Uygulanan bu çalışmaların kararsızlıkla yürütülmesi tabiî ki Şanlıurfa'nın ekonomisini de oldukça yıpratıyor. Sonuçta bu çalışmalar belediye bütçeleriyle yapılıyor ve planlı bir şekilde yürütülmemesi maliyetin gereksiz yere kaybedilmesine neden oluyor. Fazla üzerinde durmaya gerek yok! Sadece küçül bir kısmından bahsedecek olursak, 18 Mart caddesindeki kaldırımda 2-3 kez çalışma yapıldı ama sonuç hep aynı. Halen bu caddenin ne şekilde olacağı üzerine etkili bir karar verilmemiş. Atatürk Bulvarı girişindeki toplama merkez

Siyasetle hizmeti halen ayıramamışız!

Aslında belediye başkanları siyasi partilerden seçilmemeli. Belediye başkanları bağımsız olarak seçimlere girmeli. Çünkü siyasi partilerde seçilen milletvekilleri siyaset yaparken, belediye başkanlarının görevi hiçbir mahalle ve bölge ayırmaksızın hizmet etmektir. Ancak belediye yönetimleri herhalde zaman zaman asıl olan bu görevini unutuyor. Günümüzde halen siyasetin yerel yönetim olan belediyelerin yakasını bırakmadığını görmek bizi oldukça üzüyor. Halen hizmetin ve siyasetin birbirinden ayrılamadığına da zaman zaman şahit oluyoruz. Geçtiğimiz hafta Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Meclisinde ŞUSKİ ile ilgili plan bütçesinin gündeme gelmesiyle içme suyu hizmetine bile siyaset gözüyle bakıldığını gördük. MHP'li Meclis üyesi Mahmut Gündoğdu, Harran'da ŞUSKİ tarafından çalışmanın yapılmamasını direkt olarak siyasete bağladı. Gündoğdu, Mecliste dile getirdiği ifadelerinde 31 Mart seçimlerinden önce Harran ilçesinde hizmetin yapıldığını ancak 31 Mart'tan sonra bu hi

Bu kadar övgü haksızlık değil mi?

Gazeteci için en dikkat çeken malzeme, siyasetçilerin ağzından çıkan sıra dışı cümlelerdir. Bir belediye başkanı sürekli yaptığı hizmetlerden bahseder, siyasetçiler vaatler verir. Bu açıklamalar rutin olduğu için fazla dikkat çekmez. Ancak bu kalıplar dışına çıkan cümleler espri de olsa haber yapmak için kaçınılmaz malzeme olur. Belediye başkanına gelince, hiçbir belediye başkanı ne kadar çalışmış olsa da bir süre sonra yapacak iş bulamayıp yatacak kadar çalışmamıştır. Sürekli yapılmayanlar, eksiklikler gösterir kendini. Belediye işi sadece projeleri yapmak değildir. Rutin olan ufak tefek işleri de aksatmamaktır. Bugün istediğin kadar dev projeler yap ve ilçenin hiçbir eksiği kalmasın, çalışılmayan bir günde kirlenen sokaklar tepkileri toplamaya yeterdir. Yapılan o kadar başarı da yok olur gider bir günde. Elbette Başkan Feyyaz Soylu'nun yaptığı esprinin altında kötü niyet aramak haksızlık olur. Bu espri de dikkat çeken güzel bir haber olur. Ancak bunu ciddi cümlelerle ha

Tasarruf planlaması ne kadar uygulanıyor?

Genel olarak vatandaşlar indirimleri sever. Bu nedenledir ki bir kurum, suda, elektrikte ya da ulaşımda indirim yaptığında, bunu sürekli gündemde tutmak ister. Yaptığı indirimin arkasında durarak kendine yönelik övgü dolu ifadeler sarf eder. Ancak vatandaşlar indirimin tadını çıkarmadan eskisinden daha fazla gelen zam kapıyı çalar. Zam yapıldığında bu zam vatandaşlardan habersiz bir şekilde sürprizmiş gibi bir anda çıkar ve uygulanır. Vatandaşlar buna karşı çıkmaya fırsat bulmadan, zam uygulanmış ve iş işten geçmiş olur. Keşke yetkililer indirim gibi zamları da vatandaşa açık bir dille iletse ve neden yapıldığına açıklık getirse! Bilindiği gibi Şanlıurfa'da 31 Mart'ta göreve başlayan belediye yöneticilerimiz, tasarrufu ön plana çıkardı. Onlarca araç yan yana dizildi ve bunların israf olduğu belirtilerek poz verildi. Bu araçların sözleşmesinin yenilenmeyeceği söylendi ve temel amacın tasarruf olduğu vurgulandı. Araçlar üzerinden gündeme gelme durumu biraz daha iler

Demek ki büyük konuşmayacaksın!

Şanlıurfa'da, Gaziantep'te, İzmir'de, Bursa'da, Eskişehir'de ulaşıma zam gelmesi fazla gündem olmaz. Ama 31 Mart seçimlerinden sonra İstanbul'da Büyükşehir Belediyesinin yaptığı her zammın gündeme gelmesi çok normal bir durumdur. Çünkü Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu adaylık sürecinde büyük konuşmuştu. Bilindiği gibi İstanbul'da ulaşıma yüzde 35 zam yapıldı. Bu ulaşım zammı tepkilerle birlikte gündeme oturdu. İmamoğlu'nun bu zam karşısında nasıl bir açıklama yapacağı merakla beklenirken, beklenen açıklama geldi. Başkan İmamoğlu açıklamasında, her şeye zam yapıldığını, 2017 yılından beri ulaşımda zam yapılmadığını, maliyetin arttığını ve en önemlisi de maliyetin çok altında zam yaptıklarını belirtti. Daha sonra bu zammın bu şekilde gündeme gelmesine şaşırdığını belirtti. Aslında İstanbul'daki ulaşım zammının tepki alması ve gündemden düşmemesi normaldir. Çünkü adaylık sürecinde Ekrem İmamoğlu, sürekli zamlara değiniyor, seçildiği sü

Üniversite mutlaka yapılmalı çünkü söz verdin!

Söz senettir derler ama çoğu kişi sözünü tutmaz, unutturmaya çalışır. Bazı siyasiler de seçim dönemlerinde birçok söz verir. Bu sözler özellikle projeler üzerine olur. Ama sonra proje bazı çıkmazlarla karşılaşır ve sözler tutulmayabilir. Bu nedenle siyasiler bir proje için söz veriyorsa, bu proje ile ilgili hazırlıklarını tamamlamalı, hemen yarın bu projeye başlanacakmış gibi hareket etmeli. Karaköprü Belediye Başkanı Metin Baydilli de seçim döneminde ilçeye bir vakıf üniversitesi kazandırma sözü vermişti. Hatta bu projesi gündemde bazı tartışmalara da neden olmuştu. Biz zaten üniversitenin belediye tarafından yapılmayacağını biliyorduk. Yani belediye başkanının yatırımcıları davet ederek burada üniversitenin kurulmasına vesile olacağını biliyorduk. Biz bunu düşünürken, Başkan Baydilli'nin üniversite projesi ile ilgili yer tahsisi yaptığını, üniversiteyi kuracak olan yatırımcılarla anlaştığını ve başkan seçildikten hemen sonra çalışmaların başlanacağını sanıyorduk. Seçimi

Asıl sorun ileri görüşlü olmamak mı?

Bir kentte proje yapılırken, amaç sadece günlük sorunları ortadan kaldırmak olmamalı. Hayata geçirilen proje, en az 50-60 yıllık çözüm olmalı. İlgili uzmanların görüşü alınmalı, en iyi yöntem uygulanmalı. Aksi taktirde proje bitmeden yeni sorunların ortaya çıkması kaçınılmaz oluyor. Şanlıurfa'da sürekli plansız çalışmaların hayata geçirildiği tartışılır ya! Bu tartışmaların haklılık payı aslında fazladır. Çünkü Şanlıurfa'da yapılan çalışmalara baktığımızda çoğu son birkaç yılda yapılan çalışmalardır. Köprülü kavşaklar, alternatif yollar, imarlaşmanın genişletilmesinin yaklaşık 10 yıldır yapıldığını görüyoruz. Ancak henüz birkaç yıl öncesinden bu çalışmaların yapılmasına rağmen neden halen trafik, kentleşme gibi birçok sorunu yaşıyoruz? İşte plansız yapıların sonucu tam da bu noktada kendini kanıtlıyor. Abide kavşağı, Uçaksavar kavşağı, SSK kavşağı ve diğer birçok kavşağın yapılmasının üzerinden kaç yıl geçti ki? Bu alanlarda neden trafik sürekli tıkanıyor ve sorun hal