Kayıtlar

Mart, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Diğer seçimlere de yatırım yapılmalı

İki gün sonra bir yerel seçimi daha geride bırakıyoruz. Seçim çalışmaları da zaten yarından itibaren sona eriyor artık. Seçim sürecinde çok şükür öyle talihsizlikler yaşanmadı. Şanlıurfa'da seçim süreci sakin bir şekilde geçti. Belki adayların bu konuda sağ duyulu olma çağrılarının da etkisi büyüktü. Aynı sağduyu çağrılarını seçim gününde de bekliyoruz. Her parti, çalışmasını öyle böyle sürdürdü ve sona gelindi. Bizim dikkatimizi çeken bir konu ki Şanlıurfa'nın seçilmişleri hep birlikte memleketine geldiler. Uzun zamandır göremediğimiz milletvekillerimiz, siyasilerimiz Şanlıurfa'nın sokaklarında gezerken vatandaşlarla tokalaştılar, 'Nasıl gidiyor?' sorusunu sordular. Çoğu zaman sorunlar yumağı haline gelen Şanlıurfa'da "Nerede bu siyasilerimiz, nerede bizi temsil edenler? diyen vatandaşların karşısında dikilen siyasilerimiz, "İşte buradayız, sorunlarınızı biliyoruz ve sizin hakkınızı savunacağız" diyebildiler. Bazı Milletvekiller

Her kesimin oyuna gerçekten talipler mi?

31 Mart yerel seçimleri için belediye başkan adayları seçim propagandası yaparken, ideoloji ayrımı yapmaksızın herkesin oyuna talip oldukları söylemlerini daha fazla ön plana çıkarıyorlar. Özellikle Şanlıurfa'da bu yöntem daha fazla kullanılıyor. Daha önceki seçimlerde Şanlıurfa'da her parti kendi adayını çıkarırken, bu seçimde bazı partiler aday çıkarmadı ve birbirlerinin adayını destekleme kararı aldılar. Bu durumda Şanlıurfa'nın merkezinde birbirine rakip olan adayların sayısı azalırken, ilçelerde bunun tam tersi oldu ve rakip adayların sayısı daha fazla oldu. Bu hafta sonu yapılacak olan seçimde Şanlıurfa için sürprizler bekleniyor. Tabii bu ayrı bir konu. Adayların seçim propagandası ve duruşunu değerlendirmek gerekirse, söylemlerle eylemlerin birbiriyle uyuşmadığını görüyoruz. Adaylar ve parti teşkilatları her kesimin desteğine talip olduklarını belirtiyorlar ama bunu sadece belirtmekle kalıyorlar. En önemlisi bu söylemleri hareketleriyle pekiştirmiy

Projeler sorunlara cevap verdi mi?

Bir yerel seçime daha yaklaşmış oluyoruz. Bu hafta sonu artık sandıklar açılacak, Şanlıurfa yeni belediye başkanları profilleri ile yürümeye devam edecek. İnşallah bundan sonraki süreçte Şanlıurfa sorunsuz bir şekilde yoluna devam eder. Bu konuda Şanlıurfa'da biraz seçim atmosferini değerlendirelim. Şanlıurfa'da bu yerel seçim süreci biraz farklı geçti. Özellikle siyasi partiler ideolojilerini bir tarafa bıraktı farklı adaylarla anlaştı. Adaylar da parti seçimi yapmaksızın anlaştığı partiyle seçime girdi. Ancak vatandaşlarda da ideolojiden çok ekonomik konular daha ön planda yer aldı. Çünkü öncelik sorun ekonomide görüldü. Kimi aday seçim çalışmalarına erken başladı, kimi de seçime az zaman kala başladı. Adayların çalışmaları daha çok vatandaşlara ziyaret oldu. Tabii bu çalışmalar sayesinde pek göremediğimiz siyasilerimizi de görmüş olduk. Öncelikle Şanlıurfa'nın sorunları vatandaşlardan dinlendi, projeler ona göre yapıldı. Ancak açıklanan projelerin vatandaşları

Tükenen su kaynaklarımız

Biz sürekli övünürüz ya Bizim ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili, su kaynaklarımız oldukça çoktur. Türkiye'nin en büyük barajının Atatürk Barajı olduğunu ve bu barajın Şanlıurfa'mız sınırları içerisinde yer aldığını belirtiriz. Öyle bir düşünceye kapılırız ki sanki sonsuza kadar su kaynaklarımızın bitmeyeceğini sanırız. Suyumuzu tasarruflu kullanmamız açısından sürekli uyarılar yapılsa da buna yönelik olumsuz sonuçları hiç düşünmüyoruz bile. O uyarılar sanki bir reklam amacıyla yapıldığını sanırız. Şimdi gelelim dünya üzerinde su kaynaklarımızla övündüğümüz meselesine... Evet dünyanın 4'te 3'ü sulardan oluşuyor ama bu suyun sadece yüzde 1,76'sı tatlı su olarak kullanılıyor. Yani tarımsal sulamada, içmede ve buna yönelik her alanda tatlı suya ihtiyacımız oluyor. Dün 22 Mart Dünya Su Günü olması nedeniyle uzmanlar su kaynaklarının nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu bir kez daha hatırlattılar. Uzmanların su kaynaklarıyla ilgili dikkat çek

Duydunuz mu? Göbeklitepe yerinde kalacakmış!

Çok uzağa gitmeyelim, hemen komşumuz olan Gaziantep'i biraz izleyelim. Şanlıurfa'nın nüfusu 2 milyon 35 bin 809 iken Gaziantep'in nüfusu ise 2 milyon 28 bin 563 olarak belirlendi. Komşu kent ile aramızda nüfus farkı büyük olmasa da gelişmişlik seviye farkı oldukça büyüktür. Şanlıurfa'nın nüfusu Gaziantep'i geçmesine rağmen, komşu il bizden kat be kat gelişmiş durumda. Sanayide, pazarlamada, lojistikte, ulaşımda kısacası her alanda bizden daha öndeler. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Şanlıurfa'da miting yaptığı sırada Şanlıurfa'ya 45 katrilyon yatırım yapıldığını belirtti. Ancak birkaç gün sonra Gaziantep'te yaptığı mitingde Gaziantep'e 35 katrilyon yatırım yapıldığının altını çizdi. Şanlıurfa'da Gaziantep'e göre 10 katrilyon daha fazla yatırım yapılmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan da acaba bu yatırımları göz önünde bulundurarak Şanlıurfa'nın yatırım kotasını doldurduğunu düşündüğü için mi pek fazla yeni projelerde

Baydilli, projelerinde eşit davranmamış

"Belediyecilik sadece yol yapma, çöp toplama görevleriyle sınırlı değildir" diyerek ilçe için projelerini açıkladı Karaköprü Belediye Başkanı Metin Baydilli. Yeniden belediye başkanlığı için aday olan Metin Baydilli'nin projeleri fena değildi. İlçede bir alışveriş merkezinin kurulması projesi de dikkat çekiciydi. Diğer projeler zaten ilçe belediyeler için normal projelerdir. Ancak bu projeler arasında bazı dikkat çeken konular oldu. Başkan Baydilli'nin projelerinde yapılacak olan eserlerin çoğunlukla Doğukent Mahallesi'nde olması dikkat çekti. 2 projeden biri mutlaka Doğukent'i kapsıyor. Bu durumda sanki Karaköprü ilçesinde sadece bir mahalle var o da Doğukent'tir. Karaköprü'den geçen Diyarbakır yolu ilçeyi ikiye bölmüş. Projelere dikkat edilirse yolun bir tarafında kalan bölüme projeler yoğunlaştırılmış, diğer alan ise boş kalmış. 5 proje bana, 1 proje sana mantığı yürütülmüş. Bu da Karaköprü'nün her tarafına eşit davranılmadığını göst

Kendi çerçevesi dışına çıkan propagandalar

Yerel se­çim­ler belli böl­ge­le­ri kap­sar. Sa­de­ce be­le­di­ye­le­rin ça­lış­ma­la­rı­nı ser­gi­ler. Hangi par­ti­den hangi be­le­di­ye baş­ka­nı, daha iyi proje su­nar­sa halkı da o de­re­ce ikna eder. Va­tan­daş­lar se­çe­ce­ği be­le­di­ye baş­ka­nı­nın se­çil­di­ği kente daha iyi hiz­met­ler sun­ma­sı­nı ister. Ken­tin daha çok üret­me­si­ni sağ­la­mak, o kent­te her­ke­sin daha çok ka­zan­ma­sı­nı ister. Ör­ne­ğin An­ka­ra ya da İstan­bul'da be­le­di­ye­nin yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar Şan­lı­ur­fa hal­kı­nı pek fazla il­gi­len­dir­mez. Şan­lı­ur­fa­lı­lar kendi il sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de ula­şım, su, tarım, hay­van­cı­lık, sa­na­yi gibi ko­nu­lar­da daha iyi çö­züm­ler ister. So­run­la­rın ya­şan­dı­ğı za­man­lar­da kar­şı­sın­da mu­ha­tap bul­mak ister. Va­tan­daş­lar ya­şa­dı­ğı ken­tin pırıl pırıl ol­ma­sı­nı, şe­hir­de rahat bir şe­kil­de en­gel­le­re ta­kıl­ma­dan do­laş­mak ister. Kent­te ha­ya­ta ge­çi­ri­lecek pro­je­ler­le hem ken­di­si­nin hem de kom­şu­su­nu

Değerini sonradan anlamak

Şanlıurfa'nın değerleri aslında pek çoktur. Ancak bu değerlerin hak ettiği yeri bulmaması bizim hiçbir şey yapmadığımızdan kaynaklanıyor. Düşünün ki bir kül dolusu kovayı kapının önüne indirdiğimizde külü döküp kovayı değerlendirecek komşularımız var. İşte biz bu değerleri göremiyoruz. Kapının önünde çürümeye bıraktığımız o kovayı başkası alınca değeri bizim tarafımızca anlaşılır. Zaten bizim yıllardır süregelen sorunlarımız da bundan değil mi! Bizim için 'keşke'ler hedeflerden önce gelir. Bu birçok durumda böyle olmuştur. 'Keşke falan işi filan planı böyle yapsaydık' sözlerini daha çok kullanırız. Dışarıdan göründüğünde en bereketli geniş tarım arazilerine sahip bir memleketiz. Ancak gel gör ki bunun da değerini bilemiyoruz. Tarım arazilerini hiç acımadan betonlaştırıyoruz. Üstelik kullanılamayan kıraç alanlar dururken. Şimdiye kadar tarım arazileriyle adeta başlattığımız savaşa dur diyen olmadı. Ardımıza dönüp bir de baktık ki keşke bu durum böyl

Başarı yerine halen yerli yabancı muhabbeti

Şanlıurfa'nın sağlık sorunları ortada... Hastaneler tıklım tıklım. Hangi hastaneye giderseniz gidin hep uzun kuyrukların oluştuğunu görürsünüz. Önceden özel hastaneler yoğunluk bakımından sakin olduğu için vatandaşlar ancak elinde imkan olduğunda özel hastanelere gidebiliyordu. Ancak şimdi özel hastaneler de artık devlet hastaneleri kadar yoğun oluyor. Bu da demek oluyor ki hastanelerimiz halen yetersiz. Hastalar, doktora gidip muayene olmak için sabahın erken saatlerinde yol almak zorunda kalıyor. Daha bırakın doktorların mesaiye başlamasını, henüz hastane kapıları açılmadan bir yoğunluk göze çarpıyor. Çünkü biraz geç gidilirse muayene olmak için sıra bulunmuyor. Hastalar çoğu zaman şikayetlerle adeta isyan eder gibi. Kimi zaman sistem gidiyor, kimi zaman da doktor yok. En çok karşılaşılan durum ise bazı alanlarda saat henüz 10.00 olmadan kayıt sırasının bitmesi. Hastanede muayene sırası bekleyemeyen hastalar için muayene sistemi uygulamaya geçti ama bu da pek ol