Kayıtlar

Kasım, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir proje ile hatırlanan Eyyübiye sorunları

Bu saydığınız bütün sorunlar söz konusu 44 dönümlük arazinin üzerinde belediye hizmet binası ve kamu kampüsünün yapılmasıyla çözülecekse, buyrun hiç kimseye kulak asmayın, projeyi en kısa sürede başlatın! Şanlıurfa'nın her alanında o kadar sorun var ki vatandaşlar her seferinde bunları dile getirmekten yoruldu, yetkililer ise gündeme getirerek hatırlatmak bile istemiyor. Şanlıurfa'nın kentleşme, trafik, sağlık, eğitim gibi sorunları olduğunu belirtirsek, "Yok canım bu sorunlar yoktur" derler. Peki bu sorunlar zaman zaman nasıl gündeme geliyor? Bir proje tanıtılacaksa ve o projeye bir kesim karşı çıkıyorsa, bu sorunlar hemen gündeme getirilir. Öyle bir anlatırlar ki sanırsın Şanlıurfa bir geminin üzerinde ve söz konusu proje hayata geçirilmediği taktirde gemi batacak. Şanlıurfa'nın tüm sorunlarının çözümü, bu projenin hayata geçirilmesine bağlanır. Kaşmer Dağı için imar projesi gündeme geldiğinde yine bir kesim Şanlıurfa açısından uygun görmedi. Bu

Üniversite arazisi için de pişman olur muyuz?

Trambüs projesi henüz yeni açıklandığında bu projenin nasıl olacağı, uygun olup olmayacağını Şanlıurfa Şehir Plancıları Odasına sormuştuk. Oda Başkanı Mehmet Selim Açar, bu projenin Şanlıurfa'nın şartlarına uymayacağını, hatta Şanlıurfa trafiği açısından intihar projesi olacağını belirtmişti. Şoförler Odası ve bu konu ile ilgili diğer meslek kuruluşlarından da proje ile ilgili onay alınmamıştı. Yani "Ben yaptım, oldu" düşüncesiyle bu proje getirilmek istendi ve getirildi. Memleket menfaati düşünülmeden sırf bir projenin hayata geçirilmesi için hareket edildi. İşi bilenler her ne kadar karşı çıksa da Büyükşehir Belediyesi tarafından proje çoktan onaylanmıştı. Şehir Plancısı Mehmet Selim Açar, proje ile ilgili meydana gelecek olan olumsuzluğu dile getirmeye devam ederken, "İnşallah biz yanılırız" ifadelerini kullanıyordu. Trambüs projesi hayata geçirildi ama hizmete girmesi için belirlenen tarihin üzerinden bir yıldan fazla süre geçti. Firmanın zarar etmem

Asgari ücret neye göre yüksek?

Sayın Bakan, Türkiye'de asgari ücretin yüksek olduğunu belirtmiş. Yani Türkiye'de 2 bin 20 TL olan asgari ücret, Polonya, Yunanistan, Romanya gibi birçok ülkeden daha yüksekmiş. Ve sözlerine ekliyor: "Ben verilerle konuşuyorum ama inanıp inanmamak da sizin tercihiniz. Bize inanmıyorsunuz, TÜİK'e inanmıyorsunuz, Eurostat'a bakıyoruz. 2018'de asgari ücretin satın alma paritesi sıralamasında 11'inci sıradayız. 2019'a geldiğimizde 10'uncu sıradayız. Dolayısıyla daha iyi bir durumdayız." İnanıyoruz tabi, neden inanmayalım ki! Sonuçta istatistikler ortada. Sayın Bakan da istatistiklerle konuşuyor. Ancak sadece asgari ücretin rakamlarını karşılaştırmak teselli vermiyor. Asgari ücretle vatandaşlar nasıl geçinir, neler alınabilir tarafını da düşünmek gerekir. Asgari ücreti daha düşük olan ülkelerde asgari ücretle nasıl geçiniyor ve bizdeki asgari ücretli nasıl geçiniyor? Bunların da istatistiklerini dahil etmek gerekir. Belki Polonya&#

Çocuk hakları korunuyor mu?

Bilindiği gibi dün 20 Kasım dünya çocuk hakları günüydü. Günümüzde çocuk hakları ile ilgili olan uluslararası belge 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 193 ülke tarafından onaylanmış olan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına dair sözleşmedir. Çocuk haklarını koruyan bu belge işlevini koruyor mu? Çocuklar, dünyayı henüz yeni tanıyan, olayları, gelişmeleri anlamaya çalışan ve geleceğe ışık tutan bireylerdir. Ancak dünyada en fazla zorluk çekenler de yine çocuklardır. Ortadoğu başta olmak üzere birçok ülkede yaşanan savaş, çatışma, karmaşıklıktan en fazla olumsuz etkilenenler de yine çocuklardır. Açıklanan bazı istatistiklere göre dünyada 7 milyon çocuk özgürlüğünden mahrum olarak yaşıyor. Öyle ki çocuklara karşı yaşanan istismar verilerinin fazla olması da korkutucu tablolar arasında oluyor. Çocukların aileleriyle birlikte mevsimlik tarım işçisi olarak çalışması, oldukça ağır iş koşullarında çalışması ve küçük bedenine rağmen geçim derdin

Sözlerimizi ne çabuk unutuyoruz!

"Söz uçar, yazı kalır" sözünün aslında büyük bir önemi vardır. Aslında bu sözü aklımızdan çıkarmamak için görebileceğimiz her tarafa yazmalıyız. Otobüs beklediğimiz duraklara, bindiğimiz otobüslere, her gün baktığımız duvarlara, hatta Şanlıurfa'nın giriş-çıkışlarına kocaman harflerle yazılmalı. Bu sözün neden bu kadar önemli olduğunu mu merak ettiniz? Çünkü söylemler çok çabuk unutuluyor. Yaptıklarımızı, verdiğimiz sözler hatırımızda bile kalmıyor. Siyasilerin, belediye başkanlarının, kurum amirlerinin, esnafların, sokaktaki vatandaşların söylemleri çok çabuk unutuluyor. Bu nedenle bu sözlerin her zaman her yerde görebileceğimiz alanlara yazılması gerekir. Ancak böyle bir şey mümkün değildir. Her verilen söz kocaman harflerle yazılsa zamanla yeni sözlerin yazılacağı alan kalmaz. Her sözü yazamayacağımıza göre sözünün uçtuğunu, yazının ise kaldığını hatırlamamız açısından önemlidir. Bu söze bakarak verdiğimiz vaatleri de not defterimize yazmayı unutmamış oluruz.

Ders almadan projesizliğe devam!

Bir kentte hangi konuda olursa olsun, bir çalışma yapılacaksa o konuya hakim olan kişilerle çalışılmalı. Dost, akraba, hatır değil, memleket menfaati ön plana çıkmalı. İşine hakim olmayan, görevini yapmayan birileri varsa gözyaşına bile bakmadan görevine son verilmeli. Bu durum planlamanın ilk maddesinde yer alırsa, zaten kentte sorun diye bir şey kalmaz. Ancak şimdi baktığımız zaman Şanlıurfa'nın sorunlarının neden bitmediğini, her geçen gün arttığını daha iyi anlıyoruz. Kurumların birçoğunda işine hakim olmayan görevliler, önüne gelen projeleri detayına inip araştırmadan, nasıl bir sonuca yol açacağını düşünmeden imzalıyor. Sonuç zaten sorunları doğuran projeler olarak kalıyor. Şanlıurfa'da birçok sorunun çözüme kavuşturulması için oluşturulan projelerin nasıl etkisiz hale geldiği, maliyetin nasıl boşa harcandığı herkesçe bilinir. Ama bunlardan ders almak yerine aynı hatalarla çalışmalar yapılmaya devam ediyor. Bir kamu kurumu kocaman bir bina yapıyor, bu binanın hi

Önemli olan yaşatabilmek!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 11 Kasım'ın Milli Ağaçlandırma Günü olarak ilan edilmesi en fazla Şanlıurfa için önemli bir fırsat oldu. Çünkü Şanlıurfa birçok alanda olduğu gibi orman alanları bakımından da oldukça fakir bir kenttir. Sadece istatistiklerde değil, bu eksikliği baktığımız zaman da görebiliyoruz. Öyle ki kuş bakışı Şanlıurfa'ya baktığımız zaman betona gömülen bir kentin karşımızda durduğunu görebiliyoruz. Hatta bazı bölgeler var ki bu alanlarda tek bir ağaca bile rastlayamıyoruz. Geçtiğimiz yıl kentte bulunan çam ağaçları kururken, bu kuruma önlenemedi. Bulaşıcı bir hastalık gibi yayıldı ve binlerce ağaç hızla kurudu. 11 Kasım'ın Milli Ağaçlandırma Günü olması Şanlıurfa'daki kurumları da harekete geçirdi. Boş kalan sahalarda ağaç dikme çalışmaları yapıldı. Ancak bu ağaçların ne kadar ciddiyetle korunacağını da düşünmeden edemiyoruz. Bazen ağaçlar bir hiç uğruna kaldırılıyor ki ne emeklerle yetiştiği hiç düşünülmüyor bile. K

Şimdiye kadar neredeydiniz!

Siyaset o kadar geniş alanlara yayılmıştır ki çoğu zaman içine spor, sanat gibi birçok konuyu dahil etmiştir. Siyasete dahil edilen bu alanlar, çoğu zaman da zarar görmüştür. Şanlıurfaspor da sürekli siyasete dahil edilmiş ve zarar görmüştür. Seçim zamanında birçok siyasinin seçilmesini sağlamış, sonra da kendi haline bırakılmıştır. Birçok siyasinin seçilmesine destek olan, hatta bir anahtar olarak kullanılan Şanlıurfaspor, şu anda da sahipsiz bırakılarak adeta yok olmaya terk edilmiş durumda. 2 yıldan fazla süredir üst ligden alt lige düşen Şanlıurfaspor sürekli maddi sıkıntılarla gündeme geliyor ve düzenli bir kaynağı henüz sağlanmadı. Her seçim dönemlerinde adaylar Şanlıurfaspor taraftarıyla boy boy fotoğraf çekiyor ve bu takımın bir üst lige çıkması için çalışmalar yapacağı sözünü veriyorlar. Sonuç olarak spor siyasete karışmış oluyor, adaylar daha fazla sempatik oluyor. Sadece destek almak için Şanlıurfaspor'u öne sürenler, daha sonra bir resmi kurumun futbol

Doğruyla yanlışı ayırt edememek

Ül­ke­miz­de ko­med­yen de­yin­ce ilk akla gelen bel­den aşağı esp­ri­ler, argo ke­li­me­ler olu­yor. Bir film­de, bir gös­te­ri­de ya da skeç­te sü­rek­li aynı esp­ri­ler, aynı laf­lar. O gös­te­ri­de küfür de oldu mu vay ca­nı­na! Bu nasıl ye­te­nek­li bir ko­med­yen­miş de­ni­li­yor. As­lın­da bu ko­med­yen­ler bir ba­kı­ma haklı. Çünkü bunun gibi du­rum­lar top­lu­mun ol­duk­ça il­gi­si­ni çe­ki­yor. Ee ko­med­yen ne yap­sın, ka­ri­yer yap­mak, ka­zanç elde etmek için ken­di­ni ister is­te­mez bu pen­ce­re­de bu­lu­yor. Bu gibi gös­te­ri­ler top­lum ta­ra­fın­dan da ol­duk­ça tak­dir edil­di­ği için özen­me, tak­lit etme du­ru­mu ön plana çı­kı­yor. Top­lum­da­ki bi­rey­le özen­ti içe­ri­sin­de bu ki­şi­le­ri, argo ke­li­me­le­ri be­nim­si­yor. Sonuç ola­rak bizi biz­den uzak­laş­tı­rı­yor; ge­le­nek­le­ri­ne, kül­tü­rü­ne ya­ban­cı ne­sil­ler ye­tiş­ti­ri­yor. Ko­me­di gös­te­ri­le­ri­nin sü­rek­li aynı olan sah­ne­le­ri ise kendi top­lu­mu­nu kü­çült­me, aşa­ğı­la­ma ol

Herkes konuşur; kimse yapmaz!

Rabia Meydanı mı; Topçu Meydanı mı? Bu tartışma yine başladı ve önümüzdeki zaman sürecinde de tartışmaya devam edilecek gibi. Herkes kendi çapında bir yorum yapıyor. Bu isim tartışması yavaş yavaş siyasi bir pencere aralıyor. Siyasi partiler tarafından da isim önerileri sunulursa haydi bakalım çık çıkabilirsen işin içinden.  Meydana isim verme tartışması yıllardır sürüyor, halen de bir karara varılmadı. Bazı medya kuruluşlarında 'Ak Parti'de Rabia Çatlağı' başlığı bile atıldı. Gördünüz mü? Meydanın ismi siyasileşti bile. Çünkü Ak Parti'li olan Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül Kent Konseyi Çalışma Grubu ile bir araya gelirken, Çalışma Grubundan kendisine Topçu Meydanı isminin iade edilmesi talep edildi. Beyazgül de bu talebi kabul ederek toplanacak olan ilk Meclis toplantısında bu konuyu gündeme getireceği sözünü verdi.  Başkan Beyazgül bu sözü verirken, Ak Parti yönetiminde bulunan bazı isimler ise Rabia Meydanı olarak kalması gerektiği