Kayıtlar

Haziran, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

En büyük sorumlusu yöneticilerdir!

Geçtiğimiz hafta Urfa'ya TBMM tarafından 'Şanlı' unvanının verilişinin 35. yıldönümü kutlandı. Bu kutlamaya aslında Şanlıurfalıların büyük ilgi göstermesi gerekirdi. Çünkü kurtuluş savaşı yıllarında Urfalılar, kendi çabalarıyla oluşturduğu milis güçlerle memleketi düşman işgalinden kurtarmış ve bu unvanı da alnının akıyla hak etmiştir. Yani bu gurur sonsuza kadar hatırlanmalı. Yeni nesil bu gururu unutmamalı. Urfa'ya 'Şanlı' unvanının verilmesinin yıl dönümü kutlamalarında sadece protokol değil, 7'den 70'e tüm Urfalılar katılmalı. Ancak olması gereken manzara yoktu. Kutlamalara vatandaşlar katılım göstermedi. Protokolde bile eksik çoktu. Vatandaşların pek katılım göstermemesi, Vali Abdullah Erin'in de dikkatini çekmiş olacak ki konuşmasında sitem ettiği izlenimi verdi. O gün gururlanması gerekirken, sanki gördüğü manzaraya üzülmüştü Valimiz. Vali Erin, konuşmasında da ekledi zaten. Bu tür kutlamalarda vatandaşların da yoğun bir ilginin gösterme

Ak Parti'nin siyaseti İmamoğlu'na yaradı

Aslında sadece İstanbul seçimi değil, Türkiye seçimi oldu. Çünkü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine 7'den 70'e herkes kilitlendi. Seçimin en dikkat çeken   yönü ise Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu'nun rakibi Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım'a attığı farkı 13 binden 777 bine çıkarması oldu. Aslında Ekrem İmamoğlu'nun yine seçimde tekrar başarılı çıkacağı öngörülüyordu. Ancak farkın 31 Mart seçimlerine göre bu kadar artması, daha önce Ak Parti'ye giden oyların ne oldu da Ekrem İmamoğlu'na kaydığı durumunu göz önünde bulundurmak gerekir. Seçim sonuçları sosyal medyada tartışılırken, Ak Parti seçmeni il ve ilçe teşkilatlarını çalışmamakla suçluyor. Ancak durum böyle değil. Herkesten daha fazla çalışan Ak Parti oldu. Şanlıurfa'daki bütün parti teşkilatı, bütün belediye başkanları buradaki sorunları bırakıp İstanbul'a giderek seçime odaklandılar. Ülke gündemi, siyaset, ekonominin yönü sadece seçimlere yönlendirildi.

Tabela değiştirmekle sorunlar çözüldü mü?

Her şeyin bir bahanesi var. Şanlıurfa'da da o kadar sorun var ki bunların çözümü talep edildiğinde hepsinin bir bahanesi oluyor. Yerel yöneticilerimiz maşallah halkın desteğini almak için her şeyi çözüyorlardı. Çözümü olmayan bir sorun kalmamıştı. Öte yandan şeffaflık üzerinden halkın gönlüne girmek isteyenler, beton blokları kaldırarak vatandaşla daha fazla iç içe olacağı mesajını verdi. Şeffaflık sadece aradaki duvarları yıkmak değildir. Verdikleri sözler halen kulağımızda. 'Kimse hizmetsiz kalmayacak' diye verilen sözler... Hizmete gelince, vatandaşlar yine memnun görünmüyor. Özellikle ilçe belediyeleri, ilaçlamada yeterli çalışma göstermediği, gelen tepkilerden de anlaşılıyor. Şeffaflığa gelince Eyyübiye ve Suruç Belediyeleri dışında kalem kalem harcamaları paylaşan görmedik. Tasarrufa gidilecek denildi, bu çalışmanın da ne kadar samimi olduğu ayrı bir tartışma konusu. Yani şu anda bakıyoruz da öyle seçimden sonraki heyecan belediyelerde kalmamış gibi.

Temelsiz duvar örmek!

Şanlıurfa son zamanlarda turizmde önemli adımlar atıyor. Buna bağlı olarak çalışmalar da turizm alanında yoğunlaşıyor. Tarımda giderek gerileyebiliriz, sanayide de pek ileride olduğumuz söylenemez. Şu anda elimizde kalan turizmdir. Çünkü turistlerin gezip göreceği tarihi bölgelerimiz, doğal güzelliklerimiz oldukça fazla. Balıklıgöl'e gelsen inanç turizmi, Harran'a gelsen tarihi yapılar, Halfeti'ye gelsen cennet gibi bir yer. Bozkırın, kurak iklimin ortasında sahil bir kent... Göbeklitepe'ye gelsen tarihin başlangıç noktası. Bütün bu değerlerimiz bize büyük bir avantaj sağlıyor. 2019 Yılının da Göbeklitepe Yılı olması ve dünyanın gözünün Şanlıurfa'ya çevrilmesi bize büyük bir fırsat oldu. Ama gelelim bu fırsatı nasıl değerlendirdiğimize. Şanlıurfa turizm sezonunda daha çok tanıtıma yöneldi ve diğer eksikliklerini unuttu. Sürekli tanıtım çalışmaları konusunda çalışmalar yapıldığı kamuoyuna bildirildi. Dışarıdan bakınca gerçekten siyasilerimizin, beledi

'Dangal'

‘Ağaç yaşken eğilir’ demişler. Yani bireyler küçükken davranışları öğrenirler. Bunun için anne baba da çocuklarına hayatı öğreteceklerse çocukları küçük yaştayken yapmalılar. Ancak çocuğa bir davranış öğretilecekse öncelikle çocuğun kararlı olması sağlanmalıdır. Bazı aileler, çocuklarını kendi istedikleri gibi yönlendirmek ister. Çocuklarının hangi mesleği seçeceği gibi. Örneğin ebeveyn, çocuğunun doktor olmasını ister. Ancak bunu sadece istemekle ya da çocuklarını yönlendirmekle olmaz. Anne baba çocuklarını ne kadar bir davranışa yönlendirirse yönlendirsin, çocukta kararlılık olmayınca bütün emekler boşa gider. Bu nedenle her şeyden önce çocuklarda kararlılık aşılanmalıdır. Bunun en iyi örneğini ‘Dangal’ filminde görebiliriz. Dangal filmi Hindistan’da güreş şampiyonu ilk kadın güreş şampiyonunun hayatını konu alıyor. Filmin başrol oyuncusu Aamir Khan’dır. Filmde Mahavir Singh Phogat bir güreş hayranıdır. Tek hayali erkek çocuğunun olması ve bu çocuğunun bir güreş şampiyonu olm

Kalem yerine çapa tutan eller

Mehmet K..., "Buradayım öğretmenim!" Zeliha S..., "Yoktur öğretmenim!" Hüseyin A..., "Yoktur öğretmenim!" "Peki nerede bu çocuklar?" "Hüseyin Adana'ya pamuk toplamaya, Zeliha da Ordu'ya fındık toplamaya gitti öğretmenim!" İlkokulda öğretmen yoklama alırken, çok sık duyardık bu sözleri. Özellikle eğitim yılının başlamasının ilk 1-2 ayında neredeyse sınıfın yarısı yoktu. Arkadaşları sınıfta eğitim alırken, bu çocuklar mevsimlik işçi olarak başka kentlere çalışmaya gidiyor. Eğitim yılının bitmesine 1-2 ay kala yine bu çocuklar eğitimini bırakarak memleketinden yüzlerce kilometre uzaklara çalışmak için yol alıyorlar. Ders saati başlar, ilk iki derste Mustafa E... yoktur. Üçüncü derste elleri kara bir şekilde gelen Mustafa'ya öğretmeni "Neredesin şimdiye kadar?" diye sorar. Mustafa da "İşteydim öğretmenim, sanayide çalışıyorum. İşimiz biraz uzadı onun için geç kaldım. Çalışmak zorundayım öğr

Aman tasarruf girişimi gösteriş olmasın!

Gerek Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi, gerekse diğer ilçe belediyelerinin sürekli eleştirildiği konulardan biri de israfın fazla olmasıydı. Peki neydi bu israflar? Örneğin, belediye tarım arazilerinin olduğu alana yerleşim izni verirse, bu tarım arazisi biter ve üretim artık yapılamaz. Al sana israf... Belediye bu kez imara açtığı yerleşim alanına alt yapı hizmeti götürürse, yol yapar, mahalleyi çamurdan kurtarmak için asfalt döker, kaldırım yapar ve her yer pırıl pırıl olur. Daha sonra yaptığı bu yolun altına ya su şebekesi, ya kanalizasyon hattı ya da elektrik hattı döşeme kararı alır. Yaptığı o cam gibi asfaltı yeniden kazar, her yer yine toz duman içinde kalır. Al sana yine israf... Belediye yine kalkıp yayaların kullanması için bir üst geçit yapar, hemen yanına da caddeden geçen bir yaya geçidi.   Yayalar, üst geçitten geçerek neden yorulsun ki! düz bir yaya geçidi varken. Al sana israf... Sen kalk memleketin ihtiyacı var diye kocaman bir mezbahana yap, henüz hiz