Kayıtlar

Temmuz, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tek hizmet nikah kıymak!

Şanlıurfa'da düğün sezonu ile birlikte belediye başkanlarımızın mesaisi de başlamış oldu. Son günlerde belediye başkanlarımızın düğünlere gitmeleri ve burada nikah kıymalarını da daha sık görüyoruz. Şanlıurfalılar, belediye başkanlarını memlekete hizmet etmek için seçmişti oysa. Şanlıurfa'nın üst üste yığılmış sorunlarına eğilmek, çözüm için elini taşın altına koyacak birinin koltuğa oturması için seçimlerde tercihini kullanmıştı. Çok değerli başkanlarımız acaba bu hizmeti yapıyorlar mı? Sorunları gündeme getirmek ve bunların çözüm yolunu aramak konusunda pek bir çalışma yaptıklarını söyleyemeyiz. Ancak birtakım yerlere ziyaret gerçekleştirmede ya da düğünlerde nikah memurluğu yapma hizmetine diyecek yok. Maşallah hakkıyla görevlerini yerine getiriyorlar. Sadece bu hizmeti göz önünde bulundurmayalım, elbette yaptıkları çalışmalar da bulunuyor. Trafik sorununu acilen bitireceklerini söyleyen başkanlarımız, çalışmaları durdurdu, trafiğin daha fazla keşmekeş hale gelmesine

Belediyeler, siyaset aracı olmamalı!

Ne­re­dey­se ülke me­se­le­si ola­cak Di­yar­ba­kır'daki cad­de­nin is­mi­nin de­ğiş­ti­ril­me­si. Di­yar­ba­kır Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Mec­li­si bir karar alı­yor ve Sur il­çe­sin­de bu­lu­nan 'İyaz Bin Ganem' cad­de­si­nin is­mi­ni 'Dr. İlhan Diken' ola­rak de­ğiş­tir­mek is­ti­yor. Va­li­lik bunu kabul et­mi­yor ama be­le­di­ye ta­ra­fın­dan yine de cad­de­nin ismi de­ğiş­ti­ri­li­yor ve yeni ta­be­la ta­kı­lı­yor. Bunun üze­ri­ne Ka­ra­yol­la­rı ekip­le­ri yine yeni ta­be­la­yı kal­dı­rı­yor ve eski ta­be­la­yı ta­kı­yor. Ta­be­la tar­tış­ma­sı bü­yü­dü, yerel ga­ze­te­le­rin man­şe­tin­de bile yer aldı. Sa­de­ce Di­yar­ba­kır­lı­lar değil, her böl­ge­den sos­yal medya üze­rin­de tar­tış­ma baş­la­tıl­dı. Konu si­ya­si bo­yu­ta ge­le­rek, "HDP'li Be­le­di­ye sa­ha­be is­mi­ni kal­dı­rı­yor; HDP'li Be­le­di­ye dine karşı tav­rı­nı or­ta­ya koydu" söy­lem­le­ri olu­şu­yor. Bi­rin­ci­si, be­le­di­ye­ler si­ya­si ku­rum­lar ola­rak gö­r

Keşke önyargıları da kırabilsek!

Bir sabah kalktık ki herkes en az 20-30 yıl yaşlanmış. Whatsapp'ta ekli olan rehber listesine bakınca herkesin saç sakalına aklar düşmüş, 20 yaşındaki tanıdıklarım 40 yaşında olmuş. Facebook'a bir göz atınca orada bulunanların da durumu aynı. Ne oluyor demeye kalmadan FaceApp diye bir programın çıktığını gördük. Ve bu program bir günde milyonlarca kişiye ulaşmış, herkes bir günde yaşlı bireyler haline gelmiş. Teknoloji, hayatımızda öyle bir yer edinmiş ki bir gelişme olduğunda milyonlarca kişi bundan haberdar oluyor. Hayatımız, teknolojiyle hızla değişiyor. Bazı düşünceler de vardır ki yıllar geçse de halen değişmiyor. Örneğin halen insanların ırkına bakarak önyargılı olanlar var. Bu durum da toplum olarak bizi derinden üzüyor. Keşke teknoloji insanların bu düşüncelerini de değiştirse. Bir insanın hareketinden onun düşüncesi hakkında önyargılı davranılmasa! Irak'tan ülkemize gezmeye gelen turistlerin Trabzon'da saldırıya uğraması, toplum olarak herkesi üzdü. Gel

Samimiyet olmadan çözüm olmaz!

Bir kentte sorunlar yaşanıyorsa o kentin kurum amirleri, başkanları, Sivil Toplum Kuruluşları çözüm üretmek istiyorsa bu sorunlara samimiyetle yaklaşmalıdır. Yani bataklıkta oluşan haşereleri yok etmek için ilaçlama yerine bataklık kurutulmalıdır.   Şanlıurfa'da da birçok alanda yıllardır çözülmeyen sorunlar var. Bu sorunların çözüme kavuşması ve Şanlıurfa'nın sorunsuz bir kent olması çok zor. Yani önümüzdeki uzun yıllarda da bu sorunlarla hep karşı karşıya kalacağımızı söyleyebiliriz. Çünkü sorunların çözülme girişiminde bir samimiyet yok. Peki nasıl olur bu samimiyet? Sorunları birikmiş bir konu hakkında görüşülecekse, o alan ile ilgili hangi yetkili, dernek, STK varsa hepsi davet edilmelidir. Onların görüşü alınmalıdır, çözüm önerileri dinlenmelidir. Ama maalesef Şanlıurfa'da bu samimiyeti göremiyoruz. Geçtiğimiz günlerde bazı kurumlar, oda başkanlıkları ve STK temsilcileri Şanlıurfa'nın başta sağlık olmak üzere bazı sorunlarını sözde görüşmek için bir ar

Fikirleriniz beyin donduruyor!

Şanlıurfa'nın caddeleri, trafik yoğunluğuna uygun olmadığından dolayı sürekli sorunlar yaşanıyor. Bu yoğunluğu azaltmak için iki yıl önce Büyükşehir Belediyesi tarafından trambüs projesi geliştirildi. Bu proje kamuoyu ile paylaşılır, paylaşılmaz bunun Şanlıurfa için uygun olmadığı söylendi ve karşı çıkıldı. Trambüsün geçeceği caddelerin dar olduğu belirtildi, tarihi yapılara da zarar vermesi açısından uygun görülmedi. Bu projenin Şanlıurfa için intihar projesi olduğu bile söylendi. Bu eleştirilere göz yuman Büyükşehir Belediyesi yönetimi geliştirdiği projesini övdükçe övdü. Yok efendim Şanlıurfa'nın trafik yoğunluğunu bitirecek, yok efendim ucuza ihale alınmış... Bu açıklamaları duyanlar, Türkiye'de hatta Avrupa'da en gelişmiş ulaşım sisteminin bizde olacağını sanıyordu. Öve öve bitirilmeyen trambüs projesi, sözde geçen yıl bitirilecekti ve Şanlıurfalılar trambüsteki konforun rahatlığını yaşayacaktı. Ama nerdeee... İkinci yıl da bitti, halen caddelerimizde trambüs

Bir memlekette tarım bitmişse...

Bir memlekette her ne kadar verimli tarım arazileri olsa da bu tarım sektörüne destek verilmezse o memlekette tarım zamanla yok olur. Düşünün ki verimli arazilerin geniş yer kapladığı ve bu arazilerin suyla buluşmasını sağlayan bir proje getiriliyor ama buna rağmen her geçen gün çiftçiler, tarım işini terk ediyor ve köyden kente göç ediyor. Son 10 yılda yüz binlerce çiftçinin tarım sektörünü terk ettiğini gösteren bazı veriler bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde bir milletvekili, Mecliste söz alarak ziraat odalarından aldığı bilgilerle son 3 yılda 5 milyon 485 bin dekar tarım alanının yok edildiğini belirtti. Tarım politikası doğru bir şekilde uygulanmazsa memlekette tarım bitmiş demektir. Çiftçilerin ürününü satmasına destek verilmezse, Tohum, gübre, yakıt gibi maliyet çiftçiyi zorlayacak şekilde artırılırsa, Üreticinin ürünü düşük fiyata alınıp ya da yerli ürün yerine ithal ürünün yolu açılırsa, Aynı bölgede bulunan arazilerin bir kısmı su bulamazken, diğer araziler

Peki diğer belediyelerimiz ne yapıyor?

Be­le­di­ye de­di­ğin şef­faf ol­ma­lı. Bir proje ha­ya­ta ge­çi­ri­le­cek­se bu ka­mu­oyu ile pay­la­şıl­ma­lı ve va­tan­daş­la­rın da gö­rü­şü alın­ma­lı. Çünkü 31 Mart se­çim­le­rin­de tüm be­le­di­ye baş­kan­la­rı­mız bunun sö­zü­nü verdi. En çok da ta­sar­ruf ve şef­faf olma sö­zü­nü ver­di­ler. Öyle baş­kan­lık gö­re­vi­nin ilk gün­le­rin­de va­tan­daş­la­rı zi­ya­ret ede­rek, be­le­di­ye­nin ka­pı­sı­nı açık bı­ra­ka­rak şef­faf­lık olmaz. Zaman sı­nır­la­ma­sı ol­ma­dan her türlü so­ru­nun ya­şan­ma­sın­da mey­dan­da va­tan­da­şın ya­nın­da dur­mak­la, mem­le­ket men­fa­ati­ni ge­rek­ti­ren ça­lış­ma­lar­da ka­mu­oyu doğru bil­gi­len­di­ri­le­rek şef­faf­lık olur. Seçim pro­pa­gan­da­sı dö­ne­min­de yap­tık­la­rı ça­lış­ma­lar gibi... Şu anda Şan­lı­ur­fa'nın be­le­di­ye­le­ri ara­sın­da en şef­faf be­le­di­ye se­çi­mi olsa ilk sı­ra­ya Suruç Be­le­di­ye­si'nin gi­re­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Çünkü Suruç Be­le­di­ye­si yö­ne­ti­mi, diğer be­le­di­ye yö­ne­tim­le­ri­n