Murat Doğan Makale Arşiv

Her Ramazan ayında trafikte bir tartışma olduğunda ‘ulan bana mı tutuyorsun orucu!’ lafını çok duyarız. Trafik tartışmaları bitmez ama bu Ramazanda bahane olur. Bu Ramazan da geldi geçti aynı laflar kulağımıza yabancı gelmedi. Yaya geçidinin olduğu alanda arabayla hızla geçiyoruz. Aniden yola inmiş yaya görüyoruz ve ani bir fren sonrası hemen bir tartışma. Trafikte yol verme tartışması… Bu tartışma sık sık yaşanır. Özellikle kavşaklarda birbirinin önüne geçmeye çalışan sürücülerin bu tartışmaları kaçınılmaz olur.   Ya da öndeki aracın ağır ilerlemesi sonucu arkadaki aracın sürücüsünün imalı korna çalması. Bu aslında küfür etme kornasıdır. Bu tartışmalar Ramazan ayında oruç tutma bahane edilse de aslında bunlar geleneksel hale gelen ve bitmeyen trafik sıkıntılarımızdır. Trafikte yapmaya alıştığımız kuralların bazıları… Emniyet şeridine dalmak… Emniyet şeridi her ne kadar acil durumda park edilmek için yapılmış olsa da biz acelesi olsun ya da olmasın uyanık sürücüler için y

Şanlıurfa tanıtım çalışmalarını güçlendiriyor. Bu çok iyi bir gelişmedir. Çünkü turizmciler Urfa’ya daha fazla turist gelmesi için tanıtım da şart diyorlardı. Ben Urfa’nın tanıtımı için yirmiden fazla ilde asılan ‘Ramazan Şanlıurfa’da yaşanır’ bilboardlarından bahsetmek istiyorum. Ben bu bilboardları içi boş olan bir kaba benzetiyorum. Dışı çok güzel süslenmiş, rengarenk bir kap. Ve bu kabın içinde sürpriz bir hediye beklenirken, kapağı açılınca bir de kabın içinin boş olduğunu görüyoruz. Bu kap neden mi boş çıktı? Çünkü Ramazan Urfa’da yaşanmadı. Sorunlar aynı şekilde devam etti. Kavgalar, tartışmalar eksik olmadı. Elektrikler yine kesildi; vatandaşlar mum ışığında sahur yaptı. Yine DEDAŞ’a sosyal medyadan tepki yağdı. Elektrikler yetmezmiş gibi sular da kesildi. Vatandaşlar elinde damacana ile su taşımaya başladı. Su kesintisinin sorumlusu ise yine DEDAŞ gösterildi. Ulaşım desen zaten çekilmiyor. Her zaman devam eden sağlık sorununa hiç girmeyeceğim. Belediy

Bu şehir soğuk… İnsanlar soğuk… Hayat soğuk… Baharın geldiğine bakma! Havaların ısındığına bakma! Doğanın renklerle canlılık sergilediğine bakma… Bu seni ilgilendirmiyor. Çünkü başkaları görünüşte sıcak olan bu şehirden uzaklaşarak daha güzel yerlerde tatil planları yapıyorsa ve senin düşüncelerin arasında bu gibi konular yoksa hiçbir şey seni ilgilendirmiyor. Küçücük yaşta sabahın erken saatlerinde herkes uyurken sen avazın çıktığı kadar ‘taze simit’ diye bağırıyorsan bu doğanın renklenmesi seni ilgilendirmiyor… Gece geç saatlere kadar caddede oturarak gözlerinin uykudan açılamamasına rağmen sen hala iki mendil daha satayım planları yapıyorsan bu şehir güzelleşerek kendine canlılık katmışsa seni ilgilendirmiyor… Trafik ışıklarında bekleyerek her duran arabanın camını silmene rağmen çoğu zaman para bile almadan belki bir umut diyerek çabalıyorsan çiçeklerin açması seni ilgilendirmiyor… Pazarda elinde el arabası bekliyorsan, biraz daha fazla erzak alsınlar da bize de b

Ne­re­de o eski Ra­ma­zan­lar la­fı­nı her Ra­ma­zan ayın­da du­ya­rız. Bü­yük­le­ri­miz hep der­ler ya ‘Es­ki­den Ra­ma­za­nın ge­li­şi aylar ön­ce­sin­de belli eder­di, şimdi ise baş­la­ma­dan bi­lin­mi­yor.  Za­man­la eski Ra­ma­zan tadı kal­ma­sa da Ra­ma­zan ol­du­ğu hiç belli ol­mu­yor söz­le­ri­ni duy­sak da bazı man­za­ra­lar hiç de­ğiş­mi­yor. Peki nedir bu man­za­ra­lar, Urfa’da Ra­ma­zan ayı­nın gel­me­si­ni ne­re­den an­la­rız?  Gün­düz so­kak­lar­da fazla ka­la­ba­lık yoksa Ra­ma­zan gel­miş­tir, Va­tan­daş­lar pa­ça­la­rı sı­va­yıp Hasan Paşa Ca­mi­si’nin av­lu­sun­da ayak­la­rı­nı suya sok­muş­sa Ra­ma­zan gel­miş­tir, Hiç ko­nuş­ma­dan bek­le­yiş içe­ri­sin­de bi­ri­le­ri­ni gör­düy­se­niz Ra­ma­zan gel­miş­tir, Ha­şi­mi­ye’nin en işlek cad­de­le­rin­de bir dur­gun­luk ha­kim­se Ra­ma­zan gel­miş­tir, Es­naf­lar dük­kan­la­rı­nın önünü su­la­yıp sonra da hor­tu­mu tut­tu­ğu gibi ba­şın­dan aşa­ğı­ya kadar üze­ri­ne su dö­kü­yor­sa Ra­ma­zan gel­miş­tir, Tra­fi